Bu yazıdaki konu felsefe ile alakalı olsa da blogdaki daha önceki yazılarla pek ilgisi... Bu ne demek peki? Korku nedir? Tanımı nedir sorusu yine... Korku korkmaktır, peki korkmak ne?
Korku her şeydir, her duygu korkuyu doğurur. Peki korkmak ne? Korkmak, düşünmekten korkmak, ölümden korkmak, felsefeden korkmak, insandan korkmak... Her şeyde biraz korku vardır insanda bana göre ve bu korku insanların içindeki hisleri oluşturur. Cesur insanlar da korkar, onlar genelde korkmaktan korktukları için korkusuz görünürler fakat asıl cesurlar korkuların vereceği faydayı bilenlerdir.
Evet, korkudan bahsederken biraz da kuruntulara girelim. Kuruntu nedir? Bana göre kuruntu düşünsel bir bağımlılıktır, ve düşünme budur aslında. Düşünme bir düşünsel bağımlılıktır. Düşün düşün nereye kadar! Sonu ne olacak bunun? Düşünce "kendine" sarhoş da eder adamı, bağımlı da... Ben neden diyorum bunları? Ben de öyle miyim yoksa? Bilmem, öyle mi görünüyorum? Neyse, benim yazıyı yazan kişi olmaktan başka bir önemim yok. Kuruntulara geri dönelim, korku ve kuruntunun arasındaki ilişki ne? Basit, kuruntu korkuyu doğurur, korku da kuruntuyu. "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar?" misali bir soru. Hangisi daha önce peki? Önemi ne ki bu sorunun? Önemli olan soru değil, önemli olan şey düşünmek için korkmak gerektiğidir. Bu sonuca varabiliyorsam benim düşüncelerimin başlangıcı kabul edebileceğimiz bir korku olmalıdır, ve bunları yazarken de bir korku mevcut olmalıdır. Korku her zaman vardır, fakat korkunun oluşturduğu kuruntu korkunun yönüne göre değişir. Baskın olan korku, kuruntuyu, yani düşünceyi o yöne çeker. Benimki ne o zaman? Sen tahmin et!
Korku her şeydir, her duygu korkuyu doğurur. Peki korkmak ne? Korkmak, düşünmekten korkmak, ölümden korkmak, felsefeden korkmak, insandan korkmak... Her şeyde biraz korku vardır insanda bana göre ve bu korku insanların içindeki hisleri oluşturur. Cesur insanlar da korkar, onlar genelde korkmaktan korktukları için korkusuz görünürler fakat asıl cesurlar korkuların vereceği faydayı bilenlerdir.
Evet, korkudan bahsederken biraz da kuruntulara girelim. Kuruntu nedir? Bana göre kuruntu düşünsel bir bağımlılıktır, ve düşünme budur aslında. Düşünme bir düşünsel bağımlılıktır. Düşün düşün nereye kadar! Sonu ne olacak bunun? Düşünce "kendine" sarhoş da eder adamı, bağımlı da... Ben neden diyorum bunları? Ben de öyle miyim yoksa? Bilmem, öyle mi görünüyorum? Neyse, benim yazıyı yazan kişi olmaktan başka bir önemim yok. Kuruntulara geri dönelim, korku ve kuruntunun arasındaki ilişki ne? Basit, kuruntu korkuyu doğurur, korku da kuruntuyu. "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar?" misali bir soru. Hangisi daha önce peki? Önemi ne ki bu sorunun? Önemli olan soru değil, önemli olan şey düşünmek için korkmak gerektiğidir. Bu sonuca varabiliyorsam benim düşüncelerimin başlangıcı kabul edebileceğimiz bir korku olmalıdır, ve bunları yazarken de bir korku mevcut olmalıdır. Korku her zaman vardır, fakat korkunun oluşturduğu kuruntu korkunun yönüne göre değişir. Baskın olan korku, kuruntuyu, yani düşünceyi o yöne çeker. Benimki ne o zaman? Sen tahmin et!
Yorumlar
Yorum Gönder