Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sınırın Tanımı

Sınır nedir? haydi buna bakalım. İlerilere doğru gitmektesin, bunu yaparken risk almak zorundasın. O halde başlayalım. Sınır nedir? Acaba sınır, kısıtlayıcı bi şey midir, yoksa daha çok engelleri aşmayı sağlayan bir şey mi? Sana genel olarak anlatmaya çalıştığım şey, kavramların tanımlarının saçma şekilde ters döndürüldüğüdür, o halde gerçek tanımlarını yapmalıyız. Tanım, bir kavramı kısıtlar, o halde bundan vazgeçmeli, ama onu kısıtlamadan beynimizin içine de alamayız. Yapmamız gereken kavramı tanımlarken onu öldürmemek olmalı, kısıtlarken diğer tanımlamalarını engellememeli. Bunlara göre sınır tanımını yapalım. Sınır, insanın nerede duracağını söylemekten başka bir işe yaramaz. Uyup uymamak insana kalmış, bu yüzden de tüm sorumluluk insana ait olmalıdır. Kimileri vardır, sınırları bahane ederler, işte bunlar sınırı geçmeye korkanlardır. Sınırları geçmek kötü değildir, zaten sınırları da sınırların ötesini göremeyenler çizer. Tanımlama bu kadar yeterli, devamını senin getirmen g

Bilinç Üzerine

Başlamadan bir not düşeyim, şimdiye kadar yazdığım hiçbir yazı, beni bu derece zorlamamıştı. İnsan düşünen, düşündüğü için yaratma kabiliyetine sahip bir varlıktır. Fakat önemli olan bu yaratma kabiliyetinin kaynağı olan düşünmenin kaynağıdır. Buna ne demeliyiz, ben bilinç diyorum. Haydi o zaman, bu bilinci yıkalım, sisteme hata verdirelim. Bilinç nedir sorusunu tekrardan soralım, bilincin gerçekten bir tanımı var, fakat ben hiçbir zaman tanımlara uymam, bu yüzden kendi tanımımı tekrardan yapacağım. Bilinç insana yaratma yetisini kazandıran asıl şeydir. İnsan bilinci sayesinde düşünür, bilinci sayesinde zamanı, insanları, kimliğini sorgular, çevresini tekrardan yaratır. Peki pek çoğunuzun aklına gelecektir, nedir yaratmak? Galiba asıl soru bu olmalıydı. Fakat yaratma eylemi, bilinç olmadan imkansızdır. O zaman sorumuza geri dönelim. Uyarı, buradan sonrası için düzey, bir kademe daha artacak. kalıplarını kırmalısın, önyargılarını aşmalısın, birikimini gözden geçirmelisin. Seni korku

1 Sene

Sanırım, bu blogda yazmaya başlayalı tam bir sene oldu. Bu bir sene içerisinde, eğer ki takip ettiyseniz, karşınızdaki kişinin anlatım tarzının şekilden şekle girişine tanık oldunuz. Bir felsefenin gelişimi, bir filozofun değişimini gördünüz. Düşüncelerimi yazarken hiçbir şey beklemedim, hatta okunmak bile. Bu sene içerisinde toplam 2000 civarı görüntülenmem olmuş, her ne kadar çoğunluğu reklam sitelerinden de olsa, benim için iyi bir rakam. Fakat yeterli değil. Bu blogun 1. yılı anısına 30. yazısını yazarken sizden şunu istiyorum: Yayılmama yardım edin. Ne kadar çok kişiye ulaşırsam o kadar çok kişiyi bilim adına kazanabileceğimizi umuyorum. Ve istediğim bir şey daha var ki o da sizin görüşlerinizi benimle paylaşmanız. Her türlü fikre açığım, ne olursa olsun fikir olması yeterli. Bu, hem yazılar ya da benim fikirlerim hakkında olabilir, hem de kendi fikirleriniz olabilir. Sizden istediğim diğer şey de işte bu. Evet, bugün blogun 1. kuruluş yıl dönümü.

Gelecek Üzerine

Geçmişe gittik, şimdi de geleceğe gidelim, zamanın bizi götürdüğünden daha hızlı şekilde. Geleceğin anlamını sorgulayalım mesela, neden bir gelecek var? Gelecek, insanın kendine plan oluşturmak için oluşturduğu bir kavram, tanım olarak, fakat diğeri? Ciddi manada gelecek ne demek? Gelecekte olacak şeyler bizi ne kadar ilgilendirir? Haydi sorularımıza cevaplar arayalım. Gelecek, adı üstünde bir gün gelecek. Fakat önemli olan, önemli olanı bulmak. İşte, önemli olan da şudur: Geleceğin getireceği şeyler değil, senin şu anda yaptıkların önemlidir. Gelecek, bir gün gelecek. meraklanma ve fazla da heyecanlanma. Unutma, asıl acı olan gerçekler, yani gelecekler değil senin beklentilerindir. Beklentiler, beklentiler gelecektir az önce de bahsettiğimiz gibi. Beklenti, aslında zaman nehrinin taşıdıklarıdır. Peki, insanın beklentilerinin saçmalığını kavrayabildin mi? Işık hızı ile akan bir nehrin taşıdıklarının hızı da ışık hızındadır, o halde gelenlerin ne boyutta olursa olsun ne kadar zara