Ana içeriğe atla

Gelecek Üzerine

Geçmişe gittik, şimdi de geleceğe gidelim, zamanın bizi götürdüğünden daha hızlı şekilde. Geleceğin anlamını sorgulayalım mesela, neden bir gelecek var? Gelecek, insanın kendine plan oluşturmak için oluşturduğu bir kavram, tanım olarak, fakat diğeri? Ciddi manada gelecek ne demek? Gelecekte olacak şeyler bizi ne kadar ilgilendirir? Haydi sorularımıza cevaplar arayalım.

Gelecek, adı üstünde bir gün gelecek. Fakat önemli olan, önemli olanı bulmak. İşte, önemli olan da şudur: Geleceğin getireceği şeyler değil, senin şu anda yaptıkların önemlidir.

Gelecek, bir gün gelecek. meraklanma ve fazla da heyecanlanma. Unutma, asıl acı olan gerçekler, yani gelecekler değil senin beklentilerindir.

Beklentiler, beklentiler gelecektir az önce de bahsettiğimiz gibi. Beklenti, aslında zaman nehrinin taşıdıklarıdır. Peki, insanın beklentilerinin saçmalığını kavrayabildin mi? Işık hızı ile akan bir nehrin taşıdıklarının hızı da ışık hızındadır, o halde gelenlerin ne boyutta olursa olsun ne kadar zarar vereceğini, insanı ne kadar aşındıracağını tahmin edebilirsin. İnsan eğer ki yaşlanmak istemiyorsa, en azından erkenden, sert olmalıdır. Sert kalman senin ömrünü uzatır. Bedenin öldüğü zaman kalanların zaman nehrinin aşındırıcı gücünden kaçıp ölümsüzleşme, zamana ve mekana iz bırakma şansı, ne kadar sert olduğuna bağılıdır. Zaman nehrinin yükü, kendini bekleyenleri bulur. Şu halde ne kadar az beklentin olursa o derece sert kalabilirsin. Aksi takdirde, un ufak olur, ne zamana, ne de mekana iz bırakırsın, ne de kendinden daha üstün o varlığa ulaşabilirsin.

Beklentilerinin az olmasının bir avantajı da şimdiye odaklanmanı sağlamasıdır. Bu, sert kalmak için, gelen geçenden darbe yememek için önemlidir.

Fakat, şimdiye kadar yazmış olduklarımın hiçbiri geleceği planlamana engel değildir. Unutma, risk almadan ileriye yürüyebilmek için ölü olmak gerekir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Uygun

Devam ediyor, vakit buldukça yazıyorum. "En uygun" ne demektir, bunun üzerine düşünelim. Daha doğrusu en uygunun ne hakkında olduğunu bilmemiz gerekiyor ki devamını getirelim. Bu, metafor yüklü bir yazı olacak. Neden mi, eğer ki anlarsan nedenini anlarsın. Hedef, insan için ne olmalı? Şimdi hedefe nereden geldik diyeceksiniz, bu bir metafor. Hedef dediğimiz şey insanın kendisi olmalı. Bu oku nasıl çekmeli o halde? Bu oku sıradan oklar gibi bir anda çekemezsin, fazla dayanamaz, kopar. O zaman oku çekmenin bilgisini bilmek gerek. Onu nereden bulacaksın, düşünerek. Ben şimdilik sana vereceğim. Bu sınır diğerleri gibi değildir, eğer ki geçmeyi bilmezsen uçurumdan yuvarlanırsın. Sınırı geçmenin yolu ise daha fazla düşünmektir. Peki bunun en uygun ile alakası ne? En uygunun ne hakkında olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Burada belirledik, en uygununu bulacağımız şeyi. O zaman en uygun yolu bulmak ilk aradığımız şeydi. En uygun da kişiye göre değişir, en uygun yolu buradan sonra ...

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b...

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11 ...