Yazılara uzuun bir ara vermiştim fakat devam ediyorum(haftada bir veya iki de olsa) tüm kalan hızımla! Gerçeklikle devam: Şair ne diyor: Bir bardak su gibi çalkalandı dünya, Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikat, al sana rüya, İşte akıllılık, işte sarhoşluk... Ve aynı şair yine aynı şiirde: Anladım ki iğnede, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden daha büyük işkence. diyor. Ne demek bunlar... Bu yazıda okuduğun zaman kafan allak bullak olacak demek... (Şair kim dersen söylemeyeceğim, söylersem duymazsın şu anda, ileride de yazmayacağım fakat ipucu etiketlerde...) Şimdiden öyle olmadı mı? Neyse, konuya devam edelim. Gerçeklik... "Gerçek olan bir şey ne kadar gerçektir?" şeklinde bir soruyla başlayalım. Cevap:????................ Yok! Cevabı yok! Bilinmezlik örneği al sana en başta. Neden peki? Cevap, bunun bir cevabı var, şudur cevap: Gerçeklik algısı, bizim beynimizin oluşturduğu bir şey midir? Evet. Beynin olmadan "gerçek" "DEDİĞİN" ...