Ana içeriğe atla

Güncelin Bir Çeşit Değerlendirmesi

Evet, uzun zaman oldu. Uzun zamandır yazmamıştım. Peki neden? Yazacak konu neredeyse yok, e okurlardan da konu gelmediğinde ne olacak? İşte sonuç bu. Bunu engellemek için sizlerden bir şey isteyeceğim, peki bu ne? Evet, sizden benim için reklam yapmanızı istiyorum. Bunu yanlış anlamayın, reklam derken tanıdığınız eş, dost, arkadaş vs. ya da sosyal medya hesaplarınızdan blogun linkini paylaşıp kendi düşüncelerinizi yazmak. Pek de zor değil sanırım. Okur sayımın yükselmesi için bu gerekli. Peki bunu neden benim için karşılıksız yapasınız? Bu keyfinize kalmış, size demek istediğim eğer bir şekilde yardım etmek istiyorsanız bunu yapabilirsiniz, hatta daha çok istiyorsanız, gönderdiğiniz kişilerden onların da paylaşmasını isteyebilirsiniz. Aslında bu uzar ama neyse... Bunu yapınca blogu gören her kişi sizin vesilenizle Fizik ve Felsefe'ye karşı yeni bir bakış açısı kazanmış olacak.

Neyse, bunu yaparsanız memnun olurum. Ve yazıya başlayalım. Değerlendirme ne demek?("Güncelin Bir Çeşit Değerlendirmesi" dediğim zaman yazıya doğrudan değerlendirme yaparak mı girmemi bekliyordunuz yoksa?) "Değer-len-dir-mek" sözcüğünün işte gördüğünüz gibi kökü "Değer". Peki "Değer" ne? Değere bakalım, değer aslında ona verdiğimiz önemi ifade eden bir ölçüt benzeri şeydir. "Ona" derken kastım ne? Bunun yerine her şey gelebilir, ev, araba, insan vb. her şey bunun içindedir.

"Değerlendirmek", bir şeyin değerini artırmak anlamıyla mı kullanılıyor? (Bunu fikir anlamında kullanıyorum, çünkü kullanmak anlamı da olabilir. Ama bir şey fark eder mi? Ya da neden bunu, bu parantezler arasındaki notu, yazdım?) Kesinlikle, kullanılmayan şeyin değeri olmaz, ve kullanırken ne olduğunu bilmek için ölçmek gerekir onu. Aslında değeri siz ölçmeden önce yoktur, fakat onu ölçünce değer kazanır. Fikir de böyledir, bir insanın kafasındayken o insandan başka insanda değerli olmaz, diğeri onu hiç ölçmemiştir çünkü hiç bilmiyordur. Ama paylaşınca fikrini, insan onun değerini tartmaya, ölçmeye başlar. Ona göre "çok düşük değerli" olabilir, fakat paylaşılmadan önceki "değersiz"e göre çok daha fazladır.

Güncelin değerlendirmesine geçelim. Az öncekileri yazmamın nedeni aslında şu andaki durumu tahlil ermek için hazırlık yapmaktı. Sanırım anladınız olayı. Şu anda ülkenin içinde bulunduğu durumun temelinde bunlar yatmakta. Fikirlerin "değersiz" görülmesi. Değersizlik ile "çok az değerli" arasında uçurumdan daha fazla var, bunun için ben her gruba kızıyorum. Diğer fikirleri değerlendirme zahmetine girmiyorlar. Hepsi değerlendirilir, sonra da en yüksek değerlisi uygulanır.

Devamını getirmiyorum, sanıyorum yazılarımı ilk baştan beri okuyanlar ve üslubuna alışık olanlar ne demek istediğimi anladı. Bir de yakında bir sürprizim olacak, yazıları daha kolay takip edebilme açısından.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinmezliklerin Bilmecesi...

Nedir bilinmezlik? Bilinmezlik, bilmediğin bir şeydir. Evet, kaçamak bir cevap oldu sanki. Ama kaçamak cevaplar, cevapsızlıktan daha iyidir. Ama ben sizi böyle bırakmayacağım. Bilinmezlik Fizikçede, gözlemsizliktir. Felsefecede ise her şeydir. Bilinmezlik, olmadığındır, aynı anda da olduğundur. Olsa ne olur olmasa ne olur. Bilmecedir bilinmezlik. Bilinmezliği bilemezsin, bilebilecek olsa idin eğer, bilirdin. Demek ki "BİR"i bilmemeni istiyor. Dikkat edin, bu blogda yazılan her şey bilinçli şekilde ve kalıpta yazıldı, yazılıyor ve yazılacak. Bu bilmeceyi çözemezsin, bilinmez olmaz o zaman. Bilinmezi bilebilecek olsaydın bilmece olurdu. Ha ha, paradoks oldu. Bilinmezlik bir bilmece midir onu açıkla sen hele önce yoksa seni kandırıyor muyum ya da bu bir oyun mu kafanı karıştırmak için? Bilinmezliğin tamamı bilinmez ise, teferruatı ise bilmecedir dersem ne dersin? Bilmeceleri çözersin, evet burası doğru, ama bilinmezliği çözemezsin... Paradoks, değil mi? Sen öyle san ve sanmaya d

Zamanı Durdurmak...

Hiç düşündün mü zaman nasıl durur? Ya da durur mu? Veya durabilir mi? Zaman dursa ne olur diye peki? Bu düşünceler aslında senin benim gibi olduğunu gösterir eğer ki o soruları okumadan önce düşündüysen(Benim kendi hakkımdaki tanımımı  buradan  görebilirsin.). Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da değil gibiyiz. Sanki bir boyutta kayıp gidiyoruz ki zaten öyle... Ama kayan biz miyiz, yoksa zaman mı? Gözlemci farkı... Ama nasıl gözlemlersin ki bunu? Sen, ben, o hepimiz aynı zamandayız, ama dışına çıkamıyoruz. Çıksak ne olurdu acaba... Bu hareketin tersine gitmek, zamanı durdurur mu? Zaman duruyorsa eğer ki, o halde nası hareket olacak hareketli için? Ya da asıl soru şu mu: "Zaman boyutunda hareketli iken diğer boyutlarda da hareketli olmalı mıyız?" Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da d

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11