Ana içeriğe atla

Günlük Yaşamda Kullanılan İfadelerin Felsefi Değeri

Bu yazıda, günlük yaşamda kullanılan ifadelerin felsefi değerlerini, genelde yanlış kullanılan ifadeleri ele alacağım. Siz bunlara safsatalar da diyebilirsiniz.

İlk safsata ile başlayalım, "Argumentum ad hominem". Bu kelimeler bizler için ne ifade ediyor? Bu şu demek, birinin söylediğinin doğruluğunun ya da yanlışlığının kişiyle bağlantılı olduğu savı. Yani, birini düşünün. İnsanların alışılmışlarının dışında davranıyor, toplum da ona iyi bakmıyor. Genel olarak bu toplumda bu kişinin sözü doğrudan yanlış kabul edilecektir, çünkü o kişi pek de tekin değildir. Tabii ki, öyledir

İkincisi, "Argumentum ad populum". Bu şu demek, eğer ki toplumun çoğunluğu aynı şeyi söylüyorsa o şeyin doğru olduğu savı. O kadar kişi bir şey biliyor(!) da söylüyor. Tabii ki, öyledir.

En çok kullanılan biri daha:"Argumentum ex silento". Bu da şudur: Eğer bir tartışmada biri susuyorsa o haksız olduğu savı. Çünkü söyleyecek bir şeyi yoktur ki! Tabii ki, öyledir.

Ve bir tane daha: "Argumentum ad traditio". Bu da geleneksel olanın doğru olduğu savıdır. Argumentum ad populum ile benzerdir.

Ve en ünlülerinden:"Argumentum ad ignorantiam". Bir şeyin doğrulanamaması ya da yanlışlanamaması nedeniyle yanlış ya da doğru olması savıdır. Yani biri, bir şey hakkında delil olmadığından dolayı onun yanlış olduğunu, ya da yanlış olduğunun delili olmadığından doğru olduğunu söylüyorsa bu, argumentum ad ignorantiamdır. Tabii ki, öyledir...

Bunları kişiler, kendi akıllarıyla safsata olduğunu bulabilir. Fakat günümüzdeki durum, kimsenin kendi tarafının bunları yaptığını görmemesini sağlayacak şekilde. Kişiler bunları bulmak yerine bunları söyleyenleri "Argumentum ad baculum" ile geri adım atmaya zorluyorlar...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Uygun

Devam ediyor, vakit buldukça yazıyorum. "En uygun" ne demektir, bunun üzerine düşünelim. Daha doğrusu en uygunun ne hakkında olduğunu bilmemiz gerekiyor ki devamını getirelim. Bu, metafor yüklü bir yazı olacak. Neden mi, eğer ki anlarsan nedenini anlarsın. Hedef, insan için ne olmalı? Şimdi hedefe nereden geldik diyeceksiniz, bu bir metafor. Hedef dediğimiz şey insanın kendisi olmalı. Bu oku nasıl çekmeli o halde? Bu oku sıradan oklar gibi bir anda çekemezsin, fazla dayanamaz, kopar. O zaman oku çekmenin bilgisini bilmek gerek. Onu nereden bulacaksın, düşünerek. Ben şimdilik sana vereceğim. Bu sınır diğerleri gibi değildir, eğer ki geçmeyi bilmezsen uçurumdan yuvarlanırsın. Sınırı geçmenin yolu ise daha fazla düşünmektir. Peki bunun en uygun ile alakası ne? En uygunun ne hakkında olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Burada belirledik, en uygununu bulacağımız şeyi. O zaman en uygun yolu bulmak ilk aradığımız şeydi. En uygun da kişiye göre değişir, en uygun yolu buradan sonra ...

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b...

Varlık ve Yokluk

Devam! Yine aynı seviyede devam ediyorum.Bu defa yokluğu anlatacağım, ama neden başlıkta varlık var? Varlık olmadan yokluk olur mu? Ya da arada fark var mı? Varlığı tanımlamak için yeterince zeki varlıklar olduğumuzu düşünmüyorum. Çünkü bilebildiğimiz şey sadece kendi varlığımız iken bunu yapmak mümkün değil. O zaman şimdi devam edelim, ve soruları sormaya başlayalım: Yokluk ile varlık arasında fark ne? Bunu cevaplamak için varlığı nasıl bildiğimizi düşünelim. Düşünüyorsak, varız. Peki nasıl yok oluruz? Ya da yok olan bir şeyi düşünebilir miyiz? Deneyin, yok olmak eğer olmamak manasında ise bu blogda edindiğiniz felsefi düşünme birikimi ile yok olan bir şey bulmaya çalışın, sonucunuzu bekleyeceğim. Sorunun cevabını veriyorum, bulamayacaksınız. Eğer ki olmayan bir şeyi bulamıyorsak bu şu anlama gelir; şu halde yokluğun anlamı olmayan değildir. Bu halde şunu da bulabiliriz ki yokluk da vardır. Aslında bu da şu demek, yokluk ile varlık arasında fark yoktur! Oldu mu? Yine yorumları b...