Ana içeriğe atla

Her Şeyin Başlangıcına Bir Bakış

Şimdi de geriye dönelim, her şeyin başlangıcına... Var dediğimiz şeyin olmadığı ana... Ne oldu o da bir anda varlık ve beraberinde yokluk ortaya çıktı? Varlığın var olmak için var olmaya ihtiyacı mı var? Ya da var dediğimiz şeyin olmadığı ne olabilir? Her ne kadar bazıları insanı "evrendeki" en zeki varlık olarak da tanımlıyorlarsa da, bu sorulara cevap verebilecek insan olduğunu düşünmüyorum. Ama yine de biz, en iyi yapabildiğimiz işi yapıp soruları sormalıyız. Önemli olan cevap almak değil, soru sormaktır.

Şu anda bu sorular hakkında pek fazla bir şey veremiyoruz. Fakat, fizik bize evrenin bir patlamayla ortaya çıktığını söyler. Evet, bu büyük bir kademe! Fakat bu, fizikteki her gelişme gibi bir soruyu cevaplamaktan çok daha çok soru açığa çıkarıyor: Bu patlamadan önce ne vardı? Patlayan şey neydi? Az önce ve daha da önce, insanın bu soruları tam olarak cevaplayamayacağını söyledik, peki neden, şimdi biraz da buna değinelim.

Varlıkta olan, varlıkta olanı anlayabilir sadece. Geçen yazıda bir soru sormuştum, işte onun cevabının nedeni bu. Şimdi bu noktada şu soruyu soracaksınız, neden varlıkta olan sadece varlıkta olanı anlayabilir? Bunun cevabı daha ileride, takibe devam et.

Haydi biraz daha fizik: M kuramı, aslında bu patlamadan öncesi hakkında bilgi veriyor, fakat bu yine de ilk baştaki sorulara cevap değil. Çok basitçe M kuramında evrenimiz ve başka bir evren, kütleçekimleri nedeniyle birbirlerine yaklaşıyor, çarpışıyor ve uzaklaşıyor. M kuramı, şu anda fizikte her şeyin kuramı olmaya aday gösteriliyor.

Biraz daha felsefenin gözüyle başlangıca bakalım ve sorular soralım. Eğer ki her şeyin bir başlangıcı var ise, sonu var mıdır? Varlık eğer ki var olmak istiyorsa, neden bu özelliğini kaybetmek istesin, neden bir son olmak zorunda? Varlık dediğimiz şeyin bir başlangıcı var mı? Varlık nereden geliyor, başlangıcı eğer varsa ne onu ortaya çıkardı?

(Uygulama için yorum)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Uygun

Devam ediyor, vakit buldukça yazıyorum. "En uygun" ne demektir, bunun üzerine düşünelim. Daha doğrusu en uygunun ne hakkında olduğunu bilmemiz gerekiyor ki devamını getirelim. Bu, metafor yüklü bir yazı olacak. Neden mi, eğer ki anlarsan nedenini anlarsın. Hedef, insan için ne olmalı? Şimdi hedefe nereden geldik diyeceksiniz, bu bir metafor. Hedef dediğimiz şey insanın kendisi olmalı. Bu oku nasıl çekmeli o halde? Bu oku sıradan oklar gibi bir anda çekemezsin, fazla dayanamaz, kopar. O zaman oku çekmenin bilgisini bilmek gerek. Onu nereden bulacaksın, düşünerek. Ben şimdilik sana vereceğim. Bu sınır diğerleri gibi değildir, eğer ki geçmeyi bilmezsen uçurumdan yuvarlanırsın. Sınırı geçmenin yolu ise daha fazla düşünmektir. Peki bunun en uygun ile alakası ne? En uygunun ne hakkında olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Burada belirledik, en uygununu bulacağımız şeyi. O zaman en uygun yolu bulmak ilk aradığımız şeydi. En uygun da kişiye göre değişir, en uygun yolu buradan sonra ...

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b...

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11 ...