Ana içeriğe atla

Kaos

Uzun zaman aradan sonra, ve sonunda, tekrar devam ediyorum. Bu defa, belki de yazdıklarımın en önemlilerinden biri olacak, çünkü tanımlamalarımızın yazının başlığının kelime anlamı ile benzer olduğunu gösterecek bir yazı olacak: "Kaos"

Tamam o halde, giriş için bu kadar yeterli olabilir. Kaos nedir, nerededir, nedendir ya da vs. soruları olacak. Aslında, "soru"nun kendisinin kaos olması, tanımlamalarımızın neden kaos olduğunu açıklayabiliyor, peki sorular neden kaos oluşturur? Basitçe, her sorunun aynı şey olmadığını söyleyebiliriz, yani hepsi kaos oluşturmaz, fakat cevapları olduğu sürece. Cevap bulunamayan sorunun kaos oluşturma potansiyeli vardır, aslında potansiyel olarak değil, doğrudan bir kaostur. Eğer, en az bir sorunun dahi bir cevabı yoksa, cevabının henüz bulunamamış olması, olmadığı anlamına gelmez, fakat eğer gerçekten bir cevabı yoksa o zaman "kaos" dediğimiz şey bütün sorulara yansır. Yani tüm soruların cevapları "yıkılır" ve kaos tamamiyle evrensel bir hal alır, çünkü tüm sorular artık birer kaostur. Burada sanki süreç halindeymiş gibi anlattım, fakat her şey önceden bellidir, her soru ve her cevap vardır. Süreç halindea anlatmamın nedeni ise gerçekliğin kişisel olduğunu düşünürsek bu tam anlamıyla "saf" kaosu kişinin nasıl kendi gerçekliğine yansıttığını ele almaktı.

Sanırım her soruyu cevapladık baştaki, yani yolu vermek de cevabı vermek ile aynı şey olduğunu düşünürsek. Şimdi, kısa fakat farklı bir yazıyı okuyup tekrar değerlendirmenize, yorumlamalarınıza bırakıyorum, her ne kadar kısa görünse de az önce dediklerimle beraber binlerce sayfalık bir yazı ile eşdeğer olacak. Bu yorumlarınızı bekliyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Uygun

Devam ediyor, vakit buldukça yazıyorum. "En uygun" ne demektir, bunun üzerine düşünelim. Daha doğrusu en uygunun ne hakkında olduğunu bilmemiz gerekiyor ki devamını getirelim. Bu, metafor yüklü bir yazı olacak. Neden mi, eğer ki anlarsan nedenini anlarsın. Hedef, insan için ne olmalı? Şimdi hedefe nereden geldik diyeceksiniz, bu bir metafor. Hedef dediğimiz şey insanın kendisi olmalı. Bu oku nasıl çekmeli o halde? Bu oku sıradan oklar gibi bir anda çekemezsin, fazla dayanamaz, kopar. O zaman oku çekmenin bilgisini bilmek gerek. Onu nereden bulacaksın, düşünerek. Ben şimdilik sana vereceğim. Bu sınır diğerleri gibi değildir, eğer ki geçmeyi bilmezsen uçurumdan yuvarlanırsın. Sınırı geçmenin yolu ise daha fazla düşünmektir. Peki bunun en uygun ile alakası ne? En uygunun ne hakkında olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Burada belirledik, en uygununu bulacağımız şeyi. O zaman en uygun yolu bulmak ilk aradığımız şeydi. En uygun da kişiye göre değişir, en uygun yolu buradan sonra ...

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b...

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11 ...