Ana içeriğe atla

Detaylar Üzerine...

Bu aralar bir şeyler üzerine (daha önce Felsefe Üzerine yazdım.) yazılar yazmaya başladım. Ama iyi de... Neyse, detaylar üzerine yazacağımı yazmıştım daha önce. Herhalde zamanı. Bu yazı, detaylar üzerine Felsefece yazılmış bir yazıdan ibaret olmaz İnşallah, çünkü öyle olunca hiç kimse bir şey anlamamış oluyor.

Gel gelelim işin aslına... Nedir detay? Karmaşıkça olmadan bütün... Karıştır bakalım karmaşıklaşsın biraz, o zaman ne oluyor bir bak. Ne oldu, ben sana açıklayayım. Gerçekler kazanında karıştırmadan önce gördüğün detaydı, karıştırdın ve bütün oldu...

Yani dediğim: "Detaylar, bütünleri oluşturur." Bunu biliyor herkes. Peki o zaman, şöyle dersem fazla mı radikal olur: "Bütünler detayları oluşturur." Bu da benim fikrim. Ya da şu daha ilginç: "Her detay, aslında bir bütündür, bütünlerin değeri ne kadar ise detaylar da o kadar önemlidir." Ne diyorsun? "Asıl sen ne diyorsun, manyak mısın?" diyeceksiniz bana. Bunu söylemekten bıktım artık, bakın hakkımda bölümüne hatta link dahi verdim.

Aslında, ilk söylediğim hakkında biraz düşünüp, ki düşünmeden anlayamazsınız çünkü ben de bunları çoook düşünerek buldum, yorumladığınızda aslına diğer hepsinin ilkini (benimkinin) desteklediğini göreceksiniz. Daha da açalım, üşenmeden okuyun:

Evet, bir sorum var ve bu sorunun cevabı yukarıdakilerden birinde ya da birkaçında. Bir kumdan kale düşünün sahilde... Bunu detayı nedir? Tabii ki de kum taneleri. Bu kumdan kaleden bir tane kum tanesi düştü diyelim. Ne olur? Hiç.. Peki bir tane daha? Yine hiç. Üç, dört, beş, aldı, on, yirmi, kırk, altmış, sekse, yüz, bin? Bunu algılayabilir misin? Bir tanesini algılayamıyorsan hiçbirini algılayamazsın. Bir tane ile iki tane arasındaki fark ile bin tane arasındaki fark aynıdır bu durumda... Peki bu kumdan kale nasıl yıkılır? Aradaki farkı hiç algılayamıyorsan, nasıl olacak? Zaten detaylar, bütün kadar önemli değil...

Şimdi, bu olaya detaylar ile bütünlerin eşdeğer olduğu bir durumda düşünelim... Bu durumda bir tane dahi düştü mü kumdan kaleden, ilki ile ikinci aynı değildir. Çünkü bütünlerin biri gitmiştir, diğerleri aynı bütün için yetersizdir. Evet, yine algılayamayacaksın, ama bileceksin bu defa... Çünkü "Detay=Bütün" şeklinde bir denklemin vardır ve detaylar ile bütünler aynı öneme sahiptir...

Evet, yazı bitti. Ne dediğimi anladınız herhalde. Anlamayan ve anlamak isteyen var ise eğer ki, defalarca okusun, düşünsün. Ki anlar o zaman.

Yorumlar

  1. Merhaba genç bilimci arkadaşım.Yazını dikkatle okudum,bazı kısımlarına katılmadığımı söyleyebilirim.Kumdan kaleden düşen bir kum tanesinin oluşturduğu etkiye "hiç"tanımlaması yapmışsın.Bu kuramın fiziğin kabul edilmiş olan en önemli kuramlarından birine(mutlaka bilmen gerekli ) uymuyor.Kelebek etkisi...Kelebek etkisi aslen kaos teorisi ile ilgili bir terimdir. Tabi gündelik hayatta ve felsefede de yer bulmuştur. Örneğin Fransız İhtilali’ni kelebek etkisi olarak tanımlayabiliriz.Doğrusal sistemlerde, girdilerde bulunan çok ufak bir fark çıktılarda çok büyük farklara sebep olabiliyor. Yani bu durum, dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpışının yarattığı rüzgarın, dünyanın başka bir bölgesinde kasırga oluşturması anlamına geliyor.Kelebek Etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerinin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir.(mutlaka araştırmanı tavsiye ederim).Sen "detay=bütün"denklemini kurmuşsun ama gördüğün gibi bütünün temelidir detay...(Bu arada söylemeden geçemeyeceğim,5.ve 6.paragraflarının son cümlelerini okursan kendinle de çeliştiğini göreceksin,dikkat!)
    Yazılarını takip etmeye çalışacacağım sık,sık...Bazen eleştirilerim olacaktır,lütfen bu eleştirilerimi tavsiye niteliğinde gör.Sevgiler...
    Önemli not: İmla kurallarına biraz daha dikkat...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

En Uygun

Devam ediyor, vakit buldukça yazıyorum. "En uygun" ne demektir, bunun üzerine düşünelim. Daha doğrusu en uygunun ne hakkında olduğunu bilmemiz gerekiyor ki devamını getirelim. Bu, metafor yüklü bir yazı olacak. Neden mi, eğer ki anlarsan nedenini anlarsın. Hedef, insan için ne olmalı? Şimdi hedefe nereden geldik diyeceksiniz, bu bir metafor. Hedef dediğimiz şey insanın kendisi olmalı. Bu oku nasıl çekmeli o halde? Bu oku sıradan oklar gibi bir anda çekemezsin, fazla dayanamaz, kopar. O zaman oku çekmenin bilgisini bilmek gerek. Onu nereden bulacaksın, düşünerek. Ben şimdilik sana vereceğim. Bu sınır diğerleri gibi değildir, eğer ki geçmeyi bilmezsen uçurumdan yuvarlanırsın. Sınırı geçmenin yolu ise daha fazla düşünmektir. Peki bunun en uygun ile alakası ne? En uygunun ne hakkında olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. Burada belirledik, en uygununu bulacağımız şeyi. O zaman en uygun yolu bulmak ilk aradığımız şeydi. En uygun da kişiye göre değişir, en uygun yolu buradan sonra ...

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b...

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11 ...