Ana içeriğe atla

Hiç Aklına Gelir Miydi?

Gelir miydi aklına hiç bazı şeyler? Mesela bunu yazanın(Bu şahsiyet ben oluyorum.) aslında bir uzaylı olabileceği... Ya da bunu okurken aslında rüyada olabileceğin? Ya da aslında hiç olmadığın, senin benim rüyamda olduğun. Bu söylediklerimin hiçbir desteği yok, evet bunu biliyorum, ama aksini de iddia da edemezsin ki sen? Var mı bir itirazın?

Ya da yalancının tekiyimdir belki de? Ya da sen öylesindir bunu ben nereden bilebilirim ya da sen nereden bileceksin ki bunların olup olabilemeyeceği? Ya da bu yazıya yazanın burada yazmaya başlamadan önce böyle ve bu üslupla hiçbir şey yazmadığı... Gelir miydi? Ya da soğukta şu anda üşüyen bir insanın çektiği acıların sorumlusunun yalnızca senin bir anlık mutluluğunun olduğu... Gelir miydi, söyle bana...  Neyse, biraz duygusal oldu gibi sanki ama arada bir gerek canım sizde. Ağlayacağım(!) birazdan.

Bunları yalnızca senin aklına getirmemenle dalga geçmek için yapıyorum(Yalnızca bu yazı için geçerli.). Aklına gelenlere laf yok ama. Neden dalga geçiyorum sence aklına gelir miydi senin aklınla dalga geçeceğim. Aslında benim de gelmemişti. Şimdiye kadar. Bazı şeyler hiç değişmez ama değişebilir, bunlar hayatı ve dolayısıyla verdiğimiz cevapları monotonlaştırır. Yalnızca tek tip yapar bu şeyler. Evet, bunların tek sorumlusu şu kafatasımızın içindeki ama neredeyse hiç kullanmadığımız, hatta en ufak bir çaba bile göstermediğimiz beynimiz... Beyin düşünmek için kullanılmadığında yalnızca körelmez, monotonlaşır da. Bazıları fazla düşünmenin delirteceğini söylüyor, bence bu kesinlikle yanlış, nereden mi biliyorum? Kendimden. Olabilecek en fazla şey diğerlerine acayip görünen bazı fikirler ve biraz da uykusuzluk. Ama emin olun, asıl deliler düşünemeyenlerdir. Hatta daha ileri gidelim, düşünmeyenlerdir, düşünmeye üşenenlerdir. Evet, her şeye üşenebilirsiniz, kalkmaya, yürümeye hatta konuşmaya...  Ama eğer ki düşünmeye üşeniyorsanız, bu iyi değildir. Yazını başlığına uygun bir yazı oldu herhalde? Yanlış mı DÜŞÜNÜYORUM?

Evet, biraz "deli"ce(Kime göreyse artık) yazı oldu sanki... Uzun uzadıya yazdım sizlere. Sen düşünmezsen başkaları düşünmüyor diye, başkaları da aynı şekilde... Anladın sen onu...

Bu defa elimde elma kalmadı, sizlere sadece yazını verebileceği tadı bırakıyorum. Ben yazarken bu tadı aldım, umarım bu yazıyı okuyanlar da alır aynını...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamanı Durdurmak...

Hiç düşündün mü zaman nasıl durur? Ya da durur mu? Veya durabilir mi? Zaman dursa ne olur diye peki? Bu düşünceler aslında senin benim gibi olduğunu gösterir eğer ki o soruları okumadan önce düşündüysen(Benim kendi hakkımdaki tanımımı  buradan  görebilirsin.). Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da değil gibiyiz. Sanki bir boyutta kayıp gidiyoruz ki zaten öyle... Ama kayan biz miyiz, yoksa zaman mı? Gözlemci farkı... Ama nasıl gözlemlersin ki bunu? Sen, ben, o hepimiz aynı zamandayız, ama dışına çıkamıyoruz. Çıksak ne olurdu acaba... Bu hareketin tersine gitmek, zamanı durdurur mu? Zaman duruyorsa eğer ki, o halde nası hareket olacak hareketli için? Ya da asıl soru şu mu: "Zaman boyutunda hareketli iken diğer boyutlarda da hareketli olmalı mıyız?" Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da d

Felsefe Üzerine...

Nedir felsefe? Sorgulamak basitçe. Belki öyle, belki değil. Peki sorgulamak mı sadece? Hayır tabii ki de. Nedir o halde? İşte şu anda yapıyoruz ya. İşte bu tam da felsefe. Başka ne? Orası meçhul oraya girme. Bu da felsefe. Karmaşadır felsefe düzenlice. Paradoks olur bazen. İşte az önceki gibi. Felsefe paradokstur, sorgulayarak oluşur. Ama belki de bunların hiçbiridir. Hiçbir şeyden emin olamayız. Şüphedir felsefe şüphe. Aslında "YOK" olmayı, "VAR" olmakla kıyaslamak değildir sadece. Hatta o değildir kesinlikle, ona "HİKMET" denir. Oraya girme orası karışık içine girersen ne sen çıkarsın ne de ben çıkarım ne de başkası. O kadar zeki değilim hatta hiç değilim. "Haydi artık, konuya dönelim." dediğinizi duyar gibiyim, ama konudan hiç ayrılmadık ki. Konu felsefe, ben felsefe, sen felsefe, o felsefe... Tabii ki anlayana ve yapana. Neyse bitireyim artık yazıyı. Aslında uzuuun uzuuun yazılar yazmasını ben de biliyorum, ama fazla sıkmasın. Bitti bu yazı b

Varlık ve Yokluk

Devam! Yine aynı seviyede devam ediyorum.Bu defa yokluğu anlatacağım, ama neden başlıkta varlık var? Varlık olmadan yokluk olur mu? Ya da arada fark var mı? Varlığı tanımlamak için yeterince zeki varlıklar olduğumuzu düşünmüyorum. Çünkü bilebildiğimiz şey sadece kendi varlığımız iken bunu yapmak mümkün değil. O zaman şimdi devam edelim, ve soruları sormaya başlayalım: Yokluk ile varlık arasında fark ne? Bunu cevaplamak için varlığı nasıl bildiğimizi düşünelim. Düşünüyorsak, varız. Peki nasıl yok oluruz? Ya da yok olan bir şeyi düşünebilir miyiz? Deneyin, yok olmak eğer olmamak manasında ise bu blogda edindiğiniz felsefi düşünme birikimi ile yok olan bir şey bulmaya çalışın, sonucunuzu bekleyeceğim. Sorunun cevabını veriyorum, bulamayacaksınız. Eğer ki olmayan bir şeyi bulamıyorsak bu şu anlama gelir; şu halde yokluğun anlamı olmayan değildir. Bu halde şunu da bulabiliriz ki yokluk da vardır. Aslında bu da şu demek, yokluk ile varlık arasında fark yoktur! Oldu mu? Yine yorumları b