Ana içeriğe atla

Kuantumun Fiziği mi, Fiziğin Kuantumu mu?

Evet, fiziğe de girelim biraz. "Fizik, kısaca bütün evreni, maddeyi, enerjiyi tanımlamaya çalışan bir bilim dalıdır." şeklinde bir tanımlama biraz sıkıcıdır, bense fizik için evrenin ta kendisi diyorum. Çünkü evren, tamamen fiziğin ilgi alanındadır. Neyse, biraz da kuantum... "Nedir kuantum?" sorusuyla başlayalım. Kuantum, fiziğin atomaltı "BOYUTTA" sergileyeceği davranışları inceler. Bu tanım da sıkıcı oldu sanki. O halde şöyle diyelim: Kuantum, fiziğin "DETAYIDIR". Bu daha doğru. Çünkü detaylar her zaman oluşturdukları bütünden küçüklerdir. "Detay" kavramı hakkındaki felsefemizi sonraya bırakalım.

Evet, kuantumun fiziğini açıkladık, peki fiziğin kuantumu ne? Böyle bir ifade, daha önce hiçbir yerde geçmemiştir(Burası hariç, ya da ben öyle biliyorum.). Neden böyle bir ifade kullandım sizce? Kuantum fiziği, gariplikleriyle ünlüdür. Buna göre bir parçacığın yeri belirlenemez. "Belirleyemezsin kardeşim! Senin gücün bu kadar!" der sana bir nevi. Neden peki? Neden bu kadar garip olmak zorunda? Bu soruyu ben de kendime soruyorum, demek ki benim de kuantumum var.

Belirleyemezsin, çünkü aslında sen onunla aynı boyutta değilsindir bence. Bir düşünün, sizden milyarlarca kat "böyük" bir cisim... Nasıl keşfedersiniz onu?  İşte buradaki diğerine benziyor. Bir de Schrödinger amcamız var ki bunu meşhuuur bir kedisi var. Bu kedinin de adamın elinden çekmediği kalmamış. Amcamız, bunu bir tamamen yalıtılmış bir kutuya koyuyor sırf fizik için. Görüyorsunuz, fizik ne kadar da değerli... Neyse, sonra bilim adamları bunun hakkında iddiaya giriyor. Bir de kutunun içinde bozunabiliecek bir madde var ki madde bozunursa kedi ölecek. "Kedi öldü." diyor bazıları, bazıları ise "Kedi yaşıyor." diyor. Bizim Schrödinger amcamı da çok üzülmüş, vicdan azabı çekiyor olmalı ki kedi hem yaşıyor, hem de ölü diyor. İşte bu, kuantumun hikayesi... Gariplik derken aslında bunu kadar garip olabilirsiniz en fazla... Neyse, yazı biraz uzadı. Şunu belirteyim: Az önceki hikayeyi ben uydurdum yazıyı yazarken ama bilimcilerin "Kedi hem ölü, hem yaşıyor." dedikleri kısım doğru.

Ve yine üç elmamız var, düştüler, biri yine bana, biri okuyanlara, diğeri ise ekstradan bunları yorumlayanlara. Bir elma daha ki bu da fiziğin kuantumunun ne olduğunu bu yazıdan çıkarana...
Herkese afiyet olsun!

Yorumlar

  1. Merhabalar genç bilimci arkadaşım.Ben de severim kuantum fiziğini.Kelime anlamı latincede “ne kadar” anlamına gelen ve temelleri 19. yüzyılın ortalarına dayanan kuantum fiziğini en basit anlamı ile açıklamak gerekirse; kuantum fiziği küçük parçacıklar fiziğidir.Yani senin de dediğin gibi kuantumu fiziğin "DETAYI" değil,asli parçalarından biri görmek daha doğru olur bence(biliyorsun detay ve parça aynı şey değildir) .Newton mekaniği; nasıl gezegenlerin yörüngelerini, bir futbol maçındaki topun hareketini, havalanmakta olan bir uçağın dinamiğini kısacası gözümüzle farkına varabileceğimiz her türlü fiziksel olayı doğru ve kesin bir şekilde açıklıyorsa; kuantum mekaniği de hareket halindeki cisimlerin enerjlerini ve momentumlarını inceler. bu bakımdan makroskopik ölçülerde kuantum mekaniği ile newton mekaniği aynı işlevi görür. Ancak, daha mikroskopik düzeye inip atom altı parçacıkları incelemeye başladığımızda newton mekaniğinin birçok durumda yetersiz kaldığını görüyoruz.
    Kuantum fiziği bir olasılıklar bilimidir.Doğayı ve sistemi değil insanı esas alır.Yani "Benim de kuantumum var"diyorsun ya,aslında kuantumun ta kendisisin :)Kuantum evrende bağımsız nesneler olmadığını,evrendeki her şeyin bağlantılı olduğunu da gösterir bize.Son olarak,"Ben insana sığabilene evren,evrene sığamayana insan derim" diyor MUhammed İkbal (mutlaka okuman gereken felsefecilerden biridir).İşte bu söz kuantumun ta kendisidir :)
    Not : Meşhuuur kedi :) ayrı bir yazı konusu olacaktır.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinmezliklerin Bilmecesi...

Nedir bilinmezlik? Bilinmezlik, bilmediğin bir şeydir. Evet, kaçamak bir cevap oldu sanki. Ama kaçamak cevaplar, cevapsızlıktan daha iyidir. Ama ben sizi böyle bırakmayacağım. Bilinmezlik Fizikçede, gözlemsizliktir. Felsefecede ise her şeydir. Bilinmezlik, olmadığındır, aynı anda da olduğundur. Olsa ne olur olmasa ne olur. Bilmecedir bilinmezlik. Bilinmezliği bilemezsin, bilebilecek olsa idin eğer, bilirdin. Demek ki "BİR"i bilmemeni istiyor. Dikkat edin, bu blogda yazılan her şey bilinçli şekilde ve kalıpta yazıldı, yazılıyor ve yazılacak. Bu bilmeceyi çözemezsin, bilinmez olmaz o zaman. Bilinmezi bilebilecek olsaydın bilmece olurdu. Ha ha, paradoks oldu. Bilinmezlik bir bilmece midir onu açıkla sen hele önce yoksa seni kandırıyor muyum ya da bu bir oyun mu kafanı karıştırmak için? Bilinmezliğin tamamı bilinmez ise, teferruatı ise bilmecedir dersem ne dersin? Bilmeceleri çözersin, evet burası doğru, ama bilinmezliği çözemezsin... Paradoks, değil mi? Sen öyle san ve sanmaya d

Zamanı Durdurmak...

Hiç düşündün mü zaman nasıl durur? Ya da durur mu? Veya durabilir mi? Zaman dursa ne olur diye peki? Bu düşünceler aslında senin benim gibi olduğunu gösterir eğer ki o soruları okumadan önce düşündüysen(Benim kendi hakkımdaki tanımımı  buradan  görebilirsin.). Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da değil gibiyiz. Sanki bir boyutta kayıp gidiyoruz ki zaten öyle... Ama kayan biz miyiz, yoksa zaman mı? Gözlemci farkı... Ama nasıl gözlemlersin ki bunu? Sen, ben, o hepimiz aynı zamandayız, ama dışına çıkamıyoruz. Çıksak ne olurdu acaba... Bu hareketin tersine gitmek, zamanı durdurur mu? Zaman duruyorsa eğer ki, o halde nası hareket olacak hareketli için? Ya da asıl soru şu mu: "Zaman boyutunda hareketli iken diğer boyutlarda da hareketli olmalı mıyız?" Evet, zaman... Zaman bir muammadır dostum. Zamanı açıklayamazsın şu anda ne sen ne de ben. Çünkü zamanın içindeyiz, ama aynı anda da d

Bir Sicim Karmaşası Hikayesi...

Bu, Bir Sicim "Karmaşasının" Hikayesi... Aman yanlış yazdım! "Karmaşası" yerine "Kuramı" demeliydim. Tam bir karmaşa ama, yanlış yazmakta haklıyım herhalde. Bana 11 boyutu var diyor evrenin. Adama sorarlar ama bunu nasıl kanıtlarsın diye? Her türlü denklemi yazar, çözer, yorumlarsın ama nasıl denersin bunu?  Bu yazı, Felsefece Fizikçe ile yazılıyor haberin olsun. Evet,bu yazı sicim kuramı ile ilgili. Pek sevmek ile sevmemek arasında kaldığım bir kuram ama aslında ben hep böyleyim, bu konuda sonra yazarım.  Kuramı biraz tanıtalım. Seni sıkacağını bildiğimden yine abartılı ve değişik hikayeler uydurup anlatacağım. Der ki bu kuram: Sen, ben(kuramdan değil kendimden bahsediyorum), o, biz, siz, onlar, evrendeki maddeler, parçacıklar dahil gördüğün göremediğin her bir şey kesinlikle "Sicim" denen tek boyutlu "sicim"lerden oluşmuştur. Ama ne acayip ki tek boyutlu sicimlerden oluşan bildiğimiz 3 Uzay boyutlu maddeler var ve bunlar çooook. 11